Bir önceki yazıda strateji ekibinde çalışanların rol ve sorumluluk alanlarını iş tanımı ve uygulamalarla birleştirerek anlatmaya çalışmıştım. İş tanımı ve uygulamaların doğru şekilde uyumlanması, sektör ve pozisyondan bağımsız olarak, yetkinliklerle mümkündür.
Stratejistler ve adayları için belirli özelliklere sahip olmak veya bunlara odaklanmak özellikle kıymetlidir. Bu durum kişilere başarı ve huzur sağladığı gibi, içinde bulundukları organizasyonların iş sonuçlarına da doğrudan katkı yaratır.
Bununla beraber, tüm yetkinliklerin kişilik özellikleri ve yeteneklerle derinleştirilmesi, ortaya çıkan sonucu daha değerli ve anlamlı kılar. Sonuçta hepimiz duygusal ve sosyal varlıklarız ve strateji yalnızca verilere değil, insanın iç dünyasına ve çevresiyle etkileşimine dair içgörülere de dayanır.
Veri, Anlama Yolundaki Her Unsurdur
Analitik düşünme, veriyi anlama ve doğru neden-sonuç ilişkisi kurma becerimizle ilgilidir. Yukarıdaki açıklamadan hareketle, veri dediğimizde her zaman grafik ve rakamlardan bahsetmeyiz. Strateji, her şeyden çok anlamakla ilgilidir ve anlama yolundaki her unsur da aslında veridir. Bu bazen veriyi işlemekle, bazen de insan davranış ve duygularını dikkate alarak anlamlandırmakla olur.
Analitik düşünme yetisi, veriyi yalnızca sayısal bir veri olarak değil, insanın iç dünyasıyla ilişkilendirerek anlamlandırma becerisini de içerir. Analitik düşünce, duygusal zekayla birleştiğinde veriyi insani bir bağlama oturtur. Duygusal zekayı stratejik analize entegre eden biri, insanların yalnızca demografik özellikleri ve beyanlarıyla yetinmez; onların motivasyonlarını, bariyerlerini ve isteklerini anlamak için diyalog ya da empati kurar.
Odayı Okuyabilmek
İletişim becerileri de bu noktada devreye girer. Fikirlerimizi açık, sade ve kısa bir şekilde ifade edebilmek, hakkını tam veremediğimiz, değerini ise fazla bilmediğimiz bir özellik. Strateji departmanı, insanlar ve istekler arasında ortak bir dil yakalamaya çalışıp “fikirlerini satmaya çalışan” bir ekip olduğundan, bu özellik daha da önem taşır.
Stratejistler, farklı departmanlar ve paydaşlarla çalışırken anlaşılır ve etkili bir iletişim dili kurmalıdır. Bunun için de sosyal zekâ ve empati büyük rol oynar. İletişim becerilerinin gelişmiş olması, stratejistin farklı bakış açılarını anlayıp onlara uyum sağlamasını kolaylaştırır. Karşısındaki kişiyi dinlemek ve ihtiyaçlarını anlamak; bir fikri yalnızca anlatmak değil, karşı tarafın gerçekten anlamasını sağlamak önemlidir.
Burada “odayı okumak” olarak dilimize çevirebileceğimiz “read the room” kavramını biraz açmak isterim. “Read the room” ifadesi, bir grubun duygusal durumunu veya enerjisini gözlemleyerek buna göre hareket etme becerisini ifade eder. Bir stratejistin “odayı okuma” yeteneği, bir grup içindeki bireylerin duygularını ve düşüncelerini anlamanın yanı sıra, buna uygun olarak iletişim tarzını veya stratejisini ayarlama açısından büyük önem taşır. İster ekip içinde ister müşteriyle olan süreçlerde, ikna aşamasında karşısındakinin beden dili, ses tonu ve tavırlarını “back data” olarak tanımlayabileceğimiz arka plan bilgisi ile birleştirerek oyun planını geliştirmeyi ve gerekirse kalibre etmeyi bilmelidir.
Genel olarak, “odayı okuma” becerisi, stratejistin analitik düşünme yeteneğini güçlendirir ve onun sosyal bağlamda daha etkili stratejiler geliştirmesine olanak tanır. Bu yeteneğin eksikliği, stratejik kararların grubun ihtiyaç ve beklentileri ile uyumsuz olmasına yol açabilir; bu da etkileşimi ve sonuçları olumsuz etkileyebilir.
İkna, Başarısını Ortaya Koymak İçin Diğerlerine Muhtaçtır
İkna, bence başlı başına ayrı bir yazı konusu; önceki kriterle tezat oluşturmamak adına toparlamaya çalışacağım. Aralarında sosyal zekanın en belirleyici olduğu unsurdur, çünkü başarısını ortaya koymak için diğer kişilere muhtaçtır. Stratejistin fikirlerini etkili bir şekilde ortaya koyması ve iyi bir hikaye anlatıcısı olması önemlidir. Sadece mantıkla değil, duygusal bağlılık oluşturan bir yaklaşımla karşısındaki kişiyi ikna etmesi gerekir.
Bu noktada empati ve karşısındakinin motivasyonlarını anlama becerisi öne çıkar. Bir stratejist, ikna sürecinde duygusal zekâsını kullanarak karşısındakinin bakış açısına saygı gösterir ve onun endişelerini anlayarak iletişim kurar. Böylece karşısındakine güven ve bağlılık aşılayarak fikirlerini daha makul ve iknaya açık hale getirir.
Kritik Düşünen Stratejist, Gelecekteki Duygusal Bariyerleri Tahmin Eder
Kritik düşünme ve problem çözme becerisi, doğru planlama yapma, yol üzerindeki engelleri öngörme ve karşılaşılan durumları en doğru seçimlerle bertaraf edebilme yeteneği ile ilgilidir. Bu konu; durumları analiz edebilme, farklı senaryolar üretip onlara etkili ve hızlı çözümler geliştirme kadar, bu yol ve çözümlerin insan duygularındaki karşılığını da düşünme ve verebilme becerisini içerir. Stratejist, olayları ele alırken karşı tarafın (bu hem marka hem de nihai tüketicidir) perspektifini anlamaya ve empati kurmaya çalışır. Bu, stratejistin sadece mevcut problemleri çözmesine değil, gelecekte ortaya çıkabilecek duygusal bariyerleri de tahmin etmesine yardımcı olur. Ayrıca konuyu sadece teknik bir problem olarak değil, insani bir deneyim olarak değerlendirmesini sağlar.
Bunların yanında yenilik ve yaratıcılık, liderlik ve yönlendirme kabiliyeti, durumu doğru tanımlayabilme, bütünü görebilme kapasitesi gibi birçok yetenek de başarı ve verimi artıran özellikler arasında sayılabilir. Strateji departmanının yaratıcı ekip ve diğer paydaşlarla birlikte çalışması gibi bir konu başlığı altında bu unsurları daha fazla detaylandırmayı planlıyorum.
Strateji Departmanlarının Geleceği
Hem beklentide hem gerçekte katmanları olan bir görevin, bugün geldiğimiz noktada yapanı da taliplisi de maalesef günden güne azalıyor. Başta yaratıcı ajanslar olmak üzere, hem ajans hem de pazarlama iletişimi ekosisteminde küçülen strateji departmanlarının sebeplerini sorguladığımızda; talep tarafında işi doğru tanımlayamamak, konumlandıramamak ve hatta değerleyememek gibi öz eleştiriler yapmak son derece mümkün. Sektördeki stratejistler için bu durum çoğu zaman bu nedenlerden kaynaklanırken, yeni mezunlar için belki mesleğin sunduğu fırsat alanlarını bilememekten ya da tercih etmemekten dolayı yüksek bir arz yaratılmıyor. Özetle ajanslar, artık o aradıkları stratejistlere şu anda (ya da o kadar kolay) ulaşamıyor.
Strateji departmanının gelecekte etkinliğini koruyabilmesi, organizasyonların bu role gereken değeri verip stratejistlerin uzmanlıklarını ve yetkinliklerini doğru kullanabilmelerine bağlı. Her durumda bu arz-talep dengesizliğinin sektörün tüm paydaşları tarafından ele alınması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Herkese sosyal ve duygusal bağları güçlü, doğru stratejik seçimlerle anlamlanan günler diliyorum.
İmer Kamadan Şen Kimdir?
YTÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ve Galatasaray Üniversitesi MBA eğitimi ardından kariyerine Starcom’da (Publicis Group) başlamış ve 15 yıl boyunca çeşitli ajanslarda medya planlama ve pazarlama iletişimi alanında görev almıştır. Bulunduğu organizasyonlarda pazarlama ve iletişim stratejileri, marka konumlandırma, entegre iletişim planlama, içgörü ve data analizi, markalı içerik ve performans pazarlama gibi dikeylerde liderlik deneyimi kazanmıştır. 2018 yılından itibaren katıldığı Alaaddin Reklam bünyesinde Strateji ve İş Geliştirmeden sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevi ile hem marka strateji planlama hem de yeni marka kazanım süreçlerine liderlik etmektedir.