İstanbul’un iki yılda bir düzenlenen uluslararası etkinliği İstanbul Tipografi Seminerleri (ISType), 2-3 Kasım tarihlerinde dokuzuncu kez gerçekleşti. Konferans, hem deneyimli hem de yeni nesil tasarımcılara tipografi üzerine bilgi alışverişinde bulunabilecekleri ve bu alandaki uzmanlıklarını geliştirebilecekleri bir platform sunuyor. Tipografi alanındaki güncel sorunları ve yenilikleri tartışmak üzere akademisyenleri, sektör profesyonellerini ve öğrencileri İstanbul’un dinamik atmosferinde bir araya getiren etkinlik, tipografinin geleceği için yeni gelişmeleri ve fırsatları değerlendirme imkânı sağlıyor.
Bu yılın teması olan ‘Text-ure,‘ tipografinin dokusal özelliklerini ve farklı ölçeklerdeki grafik uygulamalarını ön plana çıkardı. Yazı tipi tasarımında deneyimli dokuz tasarımcının bilgi ve tecrübelerini aktardığı program, ISType kurucu ortağı ve direktörü Onur Yazıcıgil’in ISType’ın geçmişine ve ortaya çıkardığı deneyimleri paylaşmasıyla başladı.
Devamında Amerikalı ödüllü yazı tipi tasarımcısı Tobias Frere-Jones, yazı tipi tasarımındaki kişisel deneyimlerini paylaştı. LiebeFonts’un kurucusu Ulrike Rausch, uzmanlaştığı el yazısı fontlarının inceliklerine değinirken, SchültzSchültz Stüdyosu’nun kurucu ortağı Marc Schütz yazı fontu üretiminde kullanılan dijital araçların tasarımında yaratıcılığı ele aldı.
Pentagram, Collins ve Atlas. gibi tasarım ajanslarının Kreatif Direktörlüğünü üstlenmiş, ödüllü grafik tasarımcı Astrid Stavro tipografinin görsel yönlerini incelerken, YouTube logosunun fontunun tasarımcısı Eben Sorkin yazı tiplerinin mikro ve makro ölçekteki tasarım sürecine dair detaylar paylaştı.
Grafik tasarımcı Bartu Başaran ise Perge’deki anıtsal yazıtların dokusal izlerini sürme sürecini anlattı. Albert Jan Pool, Deutsches Institut für Normung (DIN) 1451 adlı, Alman kamu iletişiminde kullanılan harf modelleriyle ilgili sürpriz keşiflerini aktarırken, Yunan yazı tipi tasarımcısı Kostas Bartsokas yazı tipi yapımının farklı alfabelerdeki dokusal niteliklerini yaratıcı bir denge ile keşfetmeye davet etti.
İlk günün son konuşmacısı ve dünyaca bilinen Studio Dumbar’ın Kreatif Direktörü Liza Enebeis, tipografik dokuların ses ve hareketle etkileşimini ele aldı. 3 Kasım’da ise Glyphs uygulamasının yaratıcısı Georg Stiefert tarafından düzenlenen yazı tipi tasarım atölyesiyle etkinlik son buldu.
Etkinlik Hakkındaki Görüşler Nasıl?
ISType, katılımcılara küresel bir deneyim sunarak tipografinin sınırlarını İstanbul’da bir kez daha genişletti. Bu deneyimi daha iyi anlayabilmek adına ISType 2024’e katılan, Ba’ndo Tasarım Ajansı’nın tasarımcılarına etkinlik hakkındaki görüşlerini sorduk:
Zeynep Göçmen: “İstanbul gibi kültürel zenginliği geniş bir şehirde bu tür bir etkinliğin düzenlenmesi gerçekten sevindirici ve heyecan verici. Hem bizim gibi profesyoneller için hem öğrenciler hem de yalnızca ilgi duyanlar için dünyaca ünlü tasarımcıların ve stüdyoların katılımıyla görüşlerine, çalışma sistemlerine ve kendilerine dair bilgi edinebilmek oldukça öğretici bir deneyimdi.
Etkinlik teması bağlamında aldığım notlara baktığımda en çok yazdığım şeylerin, “harflerin de duyguları vardır,” “harf tasarlarken kendi ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak” ve “harfler bulundukları yeri bilirler” gibi ifadeler olduğunu fark ettim. Bunlar, tipografi alanındaki ilgimi daha da artıran ve beni daha fazla hayran bırakan sözlerdi. Bu tür etkinliklerin ardından düşündüğümde ise öğrenilmesi, bilinmesi, deneyimlenmesi ve konuşulması gereken ne kadar çok konu olduğunu fark ediyorum. Bu nedenle ISType gibi etkinliklerin daha sık düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Bengisu Demirkaya: “2011’den bu yana hemen hemen her yıl düzenlenen ISType etkinliğine bu sene ilk defa katılma fırsatı buldum ve önceki yıllarda katılamadığım için hayıflanacağım neredeyse!
Biz tasarımcılar, günlük hayatımızda çoğunlukla ürettiğimiz işlerle baş başa kalıyoruz. Bu durum, ilgi alanlarımızı “bunu herhalde kimseyle paylaşamam” diyerek kendi kendimize önyargı geliştirdiğimiz konulara dönüştürebiliyor. Dolayısıyla İstanbul’un en güzel semtlerinden birinde, bu niş konuya son derece ilgili insanların bir araya toplanması – üstelik dünyanın çeşitli ülkelerinden – gerçekten motive ediciydi. Tipografi tasarımına ilgi duyanlar sayıca az olsa da, bu alana gönülden bağlı insanlardan oluşuyor. Alanında en yetkili kişilerin yaptıkları işleri kendi ağızlarından dinlemek, bizim için büyük bir şanstı.”
Doğa Erdağ: “Tipografi, duygu iletme aracıdır ve görsel iletişimin en güçlü unsurlarından biridir. Bu bağlamda, ISType, tipografi ve tasarım alanında yenilikçi yaklaşımları keşfetmek isteyen yaratıcı profesyoneller için önemli bir platform sundu.
Etkinlik, katılımcılara yalnızca yaratıcı endüstrideki son trendleri takip etme fırsatı tanımakla kalmadı; aynı zamanda yeni teknikleri deneyimleyerek ve yaratıcı düşünme becerilerini pratik ederek geliştirmelerine olanak sağladı. Farklı disiplinlerdeki tasarımcıların bir araya gelmesini sağlayarak hem öğretici hem de ilham verici bir atmosfer yarattı.
Bir motion design tutkunu olarak, ISType’da gördüğüm yaratıcı hareketli grafik tasarımlar beni hem heyecanlandırdı hem de bu alana olan ilgimi daha da derinleştirdi. Bu etkinlik benim için gerçek bir motivasyon kaynağıydı. Tipografinin hareketle birleşerek sınırsız dünyalar yaratabileceğine bir kez daha tanık oldum!”
Sude Akkaya: “ISType, özenle düşünülmüş ve gerçekten başarılı şekilde koordine edilmiş bir konferanstı. Tipografi ağırlıklı olmasına rağmen farklı disiplinlerden konukların da ağırlandığı bu dolu dolu gün bizim için adeta bir çırpıda geçti.
Astrid Stavro ve Studio Dumbar favorilerim arasında yer alsa da, aslında tüm oturumlarda sayfalarca not aldım ve daha derinlemesine incelemek istediğim birçok konu keşfettim. Örneğin, Ulrike Rausch’un konuşmasından sonra kendi el yazımı dijitalde kullanabilmek için yeni bir araç öğrendim. Marc Schütz ve stüdyosunun “eğlenerek” kodladığı deneysel çalışmalar ve bu çalışmaları stüdyonun web sitesinde deneme imkanı sunmaları kesinlikle büyük bir artıydı.
Konferanstan çıkarken zihnimde bir sürü yeni fikir ve araştıracak tonlarca konuyla baş başa kaldım; bu yüzden ISType benim için artık düzenli olarak katılmak isteyeceğim bir etkinlik haline geldi diyebilirim.”