‘Biyolojik çeşitlilik’, yeryüzündeki tüm yaşam türlerini kapsar. BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne göre, bu terim “türlerin içindeki, türler arasındaki, bitkiler, hayvanlar, bakteriler ve mantarlar dahil ekosistemlerdeki çeşitlilik” olarak tanımlanır. Bu çeşitlilik, dünyada yaşamı sürdürmek için bir araya gelerek küresel ekosistemi dengeleme görevini üstlenir.
Türlerin çeşitliliği, gıda, temiz su, ilaç ve barınak gibi insanların hayatta kalmak için gereksinim duyduğu doğal kaynakları oluşturur. Küresel ekonominin yarısından fazlası doğaya bağımlıdır ve bir milyardan fazla insan geçimini ormanlardan sağlar.
Biyoçeşitlilik aynı zamanda iklim değişikliğine karşı doğal bir savunma mekanizmasıdır. Kara ve okyanus ekosistemleri, karbon emisyonlarının yarısından fazlasını emerek karbon yutakları olarak görev yapar.
Bu konu şu anda gündemde, çünkü BM’nin biyoçeşitliliği korumaya yönelik planını hayata geçirmek için 23-25 Ocak tarihleri arasında İsviçre’nin başkenti Bern’de önemli bir konferans düzenleniyor.
Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi olarak adlandırılan bu planın temel amacı, biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak, ekosistemleri restore etmek ve yerli hakları korumak. Bu çerçevede, 2030 yılına kadar gezegenin yüzde 30’unun koruma altına alınması ve bozulmuş ekosistemlerin yüzde 30’unun restore edilmesi gibi somut hedefler var. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelere ve yerli halklara yönelik finansmanın artırılması da öngörülüyor.