Istanbul Marketing Awards Başvuruları Başladı

‘Güzel Şeylerin Zor Elde Edilmesi Gerekmiyor Mu?’ Oslo’nun Kampanyası Neden Başarılı Oldu?

Paylaş:

Bazı reklam kampanyaları önümüze her geldiğinde ilham verici olabiliyor. Oslo, bu yaz, turizm reklamcılığı alanında büyük bir yankı uyandıran sade ama etkili kampanyası ile tekrardan dikkatimizi çekti, biz de yaz turizminin bitmesiyle kaleme aldık.

Reklam, başrolünde yer alan Halfdan adlı yerel bir Oslo sakininin şehirde gezindiği, soğukkanlı ve alaycı yorumlarıyla şehri tanıttığı 1 dakika 45 saniyelik bir video ile öne çıkıyor. Halfdan, Oslo’yu büyük bir coşku yerine mütevazı bir hayal kırıklığı tonuyla anlatıyor. Örneğin, şehirde restoranlara girmek için sıra beklememenin cazip mi yoksa olumsuz bir şey mi olduğunu sorguluyor, şehri küçümseyen bir üslupla sorular sorarak izleyiciyi güldürüyor.

Oslo’nun diğer Avrupa başkentlerine göre daha az bilinen bir şehir olmasına rağmen sunduğu yaşanabilirlik ve samimiyet duygusunu öne çıkarmak üzere tasarlanan reklam, izleyiciye Turistik bir deneyimde alışık olunan zorlukları ve erişilemezlikleri sorgulatıyor. Şehrin aşırı turizmden etkilenmemiş olması, hem turistler hem de yerel halk için bir rahatlık unsuru olarak sunuluyor.

Kampanya, bu yönüyle özellikle turizmin baskısı altında ezilen Barcelona veya Paris gibi şehirlerle zıt bir tablo çiziyor ve bu zıtlıkta kendine bir rekabet avantajı doğuruyor. Günün sonunda Oslo, turistik olarak keyifli deneyimlere huzur içerisinde ulaşabileceğiniz bir destinasyon olarak konumlanıyor. Reklamın yaratıcısı Anne-Signe Fagereng, Oslo’nun Stockholm ve Kopenhag’ın “bilinmeyen kardeşi” olarak nitelendirildiğini, ancak son 20 yılda şehirde büyük değişiklikler yaşandığını vurguluyor.

Reklamcılık profesyonelleri için bu kampanya, şaşalı unsurlara ihtiyaç duyulmadan etkili bir hikaye anlatımının nasıl yapılabileceğine iyi bir örnek teşkil ediyor. Görsellerin sakinliği ve Halfdan’ın alaycı yorumları arasındaki tezat, kampanyanın başarısında kilit bir rol oynuyor. Oslo’nun çekici yanları, Halfdan’ın küçümseyici tonuna rağmen ekranda gözler önüne seriliyor ve bu kontrast izleyicinin dikkatini çekmeyi başarıyor. Öyle ki, bu reklamdan sonra İstanbul ve diğer şehirlerimiz için çekilen Turistik tanıtım videolarının bize kaosu ne denli yansıttığını fark ettik. (Hatta kampanyanın bir noktasında İstanbul’umuzun kargaşasına popülaritesine atıfta bulunularak dikkat çekiliyor :D)

Kampanya, yerel bir ajans olan NewsLab tarafından yönetmen August Jorfald’ın liderliğinde hayata geçirilmiş. Jorfald, bu projede kendi seyahat deneyimlerinden ilham aldığını belirtiyor. Reklamın başarısı Jorfald’a göre Oslo’nun “keşfedilmemiş bir cevher” olmasından ve turizm baskısından uzak bir kent olarak huzurlu bir tatil arayışında olanları cezbetmesinden kaynaklanıyormuş. Norveç’in başkenti, sıcak hava dalgalarına ve aşırı turizme boğulan Güney Avrupa destinasyonlarına kıyasla, serin ve stressiz bir tatil sunma vaadiyle öne çıkıyor.

Sonuç olarak, Oslo’nun mizahi bir dille anlatıldığı bu reklam kampanyasının kısa sürede milyonlarca izleyiciye ulaşması ve bu zamana kadar dolaşımda viral olarak kalabilmesi, içerik üretiminde basit ama güçlü bir mesajın ne kadar etkili olabileceğini vurguluyor.

Reklam