Yaratıcılığın Bir Değeri Var Mı?

Paylaş:

Reklam ve pazarlama dünyasındaki çağ değişimini ülkemizde derinden hissediyor, şaşkınlık içinde ve acı bir şekilde deneyimliyoruz.

Markaların pazarlama departmanlarındaki yeteneklerin yurtdışına çıkması, reklam ajanslarındaki yeteneklerin marka tarafına geçmesi gibi hareketlerin yaşandığı bu modern “kavimler göçü” ile birlikte reklamcılıkta iş birliği çağı kapanırken, uygulatma çağı açıldı.

Herkesin kendi işini yaptığı o güzel günlere özlemle bakıp arkasından ağıtlar yakmak yerine, bu yeni sistem içinde hâlâ var olmaya direnen pazarlamacılar ve reklamcıların birlikte başlatacakları bir isyanın hayalini kuruyoruz. Üstelik geçmişte ve günümüzde farklı coğrafyalarda tekrar tekrar kanıtlanmış bir formülün yeniden uygulanması kadar basit bir adımdan bahsediyoruz.

Peki, bu hayal gerçek olursa, reklamcı ve pazarlamacı aynı amaç uğruna bir olursa neler değişir? Yaratıcılık, nasıl somut bir değer üretir? Gelin birlikte bakalım.

Ab-ı Hayat Değil, Sıvı Ölüm!

Su, dünyanın en sıkıcı içeceği. Yıllardır saflık, hayat kaynağı ve huzur gibi kavramlarla özdeşleştirilen bu temel ihtiyaç, satın alma sırasında neredeyse kimsenin ilk tercihi değil. Gazlı içeceklerin ve yenilikçi ya da otantik rakiplerinin karşısında pazarlama penceresinden bakıldığında güçsüz, yalnızca zorunluluktan içilen bir sıvı…

Ancak bu statükoya meydan okuyan biri çıktı: Mike Cessario. Eski bir reklamcı olan Cessario, devlerin yarıştığı su pazarında “farklı bir şey” yaptı ve yalnızca dört yıl içinde 1.4 milyar dolarlık değere ulaşan bir marka yarattı. Mükemmel bir pazarlama stratejisi ve biraz da yaratıcılık ile…

Kendi deyimiyle, bir su markasına verilebilecek en “aptalca” ismi seçerek başladı: Liquid Death. Plastik şişeler yerine alüminyum kutular kullandı, dağlardan akan pınarları andıran doğa temaları yerine kuru kafa görselleriyle öne çıktı. Sonuç? 9 yaşındaki çocukların bile içmek istediği bir su (ve eğlence) markası…

Bu örnekte, Mike Cessario’nun yaratıcı fikirlerin “yalnızca ajanslara ün kazandıran iç şakalar” olarak görüldüğü pazarlama dünyasına gösterdiği bu 1.4 milyar dolarlık orta parmak, aslında yaratıcılığın değerini en net şekilde gözler önüne seren örnek. Focus gruplarda kalp krizine neden olabilecek kampanyalarla hayatına devam eden bu markayı, saçma sapan ‘testlere’ kurban etmedikleri ve yaratıcılığın değerini gösterdikleri için kendilerine teşekkür borçluyuz.

Bir sonraki yazıda, reklamcı ve pazarlamacı arasındaki en verimli birlikteliklerden birine yakından bakacak ve başarının sürdürülebilirliği hakkında konuşacağız. Yaratıcılığa hak ettiği değeri veren herkese sevgilerimle…

Reklam