Moda sektörünün sentetiklere olan bağımlılığı, karbon emisyonlarında büyük pay sahibi. Bu malzemelerden kurtulmak ise hiç kolay değil.
Levi’s, ünlü 501 kot pantolonunun 150. yıl dönümünü kutlamak için bitki bazlı yeni bir 501 modeli çıkardığını duyurdu. Bu haber kafa karıştırıcı olabilir, çünkü klasik 501’ler zaten deri veya hayvansal ürünlerden yapılmıyor. Etiketinde de yazdığı gibi %100 pamuk. Ancak bu etiket, yasal olarak doğru olsa da, işin aslını tam olarak yansıtmıyor.
Kaliforniya merkezli denim danışmanı Stefano Aldighieri, “Günümüzün denim kumaşının, insanların iki yüz yıl önce ürettikleriyle neredeyse hiçbir ortak noktası yok” diyor. Levi’s ve diğer denim markalarıyla çalışan Aldighieri, demiryolu işçilerinin tercih ettiği o sert ve kaba pamuklu denimin artık tarih olduğunu belirtiyor.
Günümüzde sıradan bir kot pantolonunda polyester iplik, poli-pamuklu iç cepler, polyester fermuar bandı, bel bandının içinde plastik tela, polyester etiketler ve modele göre esneklik katmak için polyester ve elastan bulunuyor. Bu sentetiklerin neredeyse tamamı petrolden üretiliyor.
Levi’s Global Ürün İnovasyonu Başkan Yardımcısı Paul Dillinger, “Ürünler pamuk olarak işaretlense ve pamuk ürünler aldığımızı düşünsek bile, aslında petrokimya ekonomisine destek oluyoruz” diyor. Dillinger, %100 pamuk etiketli küçük beden bir kadın kot pantolonunda bile %10’a varan oranda başka malzemeler bulunabileceğini söylüyor. Bunun sebebi, Federal Ticaret Komisyonu’nun üreticilerin sadece ürün ağırlığının %5’inden fazlasını oluşturan malzemeleri listeleme zorunluluğu getirmesi.
Plastikler ve petrokimyasallar, giydiğimiz hemen hemen her şeyde; polyester, naylon, elastan, akrilik, boyalar, düğmeler, iplikler ve apreler şeklinde karşımıza çıkıyor. Polyester, günümüzde tüm moda tekstillerinin yaklaşık yarısını oluşturarak sektörde baskın bir konuma sahip.
Virginia Commonwealth Üniversitesi’nde moda tasarımı ve ticareti doçenti olan Kimberly Guthrie, öğrencilerine “Arabanızın deposunu doldurmaya gittiğinizde, pompaya bastığınızı ve Lululemon pantolonunuzun çıktığını hayal edin” diyor. (Lululemon’un Nulu ve Everlux gibi özel kumaş adlarına sahip popüler pantolonlarının çoğu naylon, polyester ve elastan içeriyor.) “Öğrencilerim o kadar şok oluyor ki, durumu kavramaları biraz zaman alıyor. Sonra gardıroplarını inceleyip fark ediyorlar ki: Aman Tanrım, her şey polyester!”
Moda endüstrisi, küresel karbon emisyonlarının %2 ila %4’ünden sorumlu. Bu oran, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık’ın toplam emisyonlarına denk. Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün 2021 tarihli bir raporuna göre, sektörün emisyonlarının yaklaşık dörtte biri, çoğu fosil yakıtlardan elde edilen “hammaddelerin yetiştirilmesi ve çıkarılmasından” kaynaklanıyor. (Rapora göre, endüstri emisyonlarının yarısından fazlası işleme, boyama ve aksesuar üretiminden kaynaklanıyor.) Sadece polyester üretimi bile yılda 98 milyon ton CO2 emisyonuna sebep oluyor.
Polyester, naylon ve sentetik boyaları tedarik zincirinden çıkarmak, fabrikalarda ve boya evlerinde kirli teknolojileri yenilenebilir enerjiyle değiştirmek ve nakliye emisyonlarını azaltmak, moda endüstrisinin sera gazı emisyonlarını azaltmada büyük rol oynayacaktır.
Bu aynı zamanda, son yıllarda Gana plajlarındaki ve Şili’deki Atacama çölündeki atık yığınlarına katkısıyla bilinen devasa atık sorununa da çözüm olacaktır.
Pamuk, geri dönüştürülebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir bir malzeme olmasına rağmen, sentetik boyalar ve apreler eklendiğinde kompost için uygun hale gelmiyor. Pamuk geri dönüşümcüleri, kimyasal geri dönüşüm sürecini kirletmemesi veya mekanik geri dönüşüm makinelerini tıkamaması için kot pantolonlarının tüm üst ve yan dikişlerini kesip atmak zorunda kalıyor. Şişelerden geri dönüştürülmüş olsa bile, %21 polyester içeren bir kot pantolonunu geri dönüştürmek mümkün değil.
Diğer giyim ürünlerine kıyasla denim, nispeten fosil yakıtsız bir malzeme. Ancak herkesin gardırobunda temel ve yaygın bir parça olması, bu noktaya nasıl geldiğimizi ve fosil yakıtları dolaplarımızdan nasıl çıkarabileceğimizi anlamak için iyi bir örnek teşkil ediyor.
Fosil Yakıtlı Denime Nasıl Geldik?
Bu hikayeyi anlatmanın iki yolu var. Levi’s’ten Dillinger, sektörün geliştirdiği yeniliklerle yavaş yavaş bu noktaya gelindiğini söylüyor. “Fosil yakıtlardan elde edilen malzemeler, zaman içinde verimlilik ve performans için küçük ve gizli alanlara eklendi” diyor.
Pamuk ipliğin yerini, daha güçlü olan ve yeni, hızlı endüstriyel dikiş makinelerinden geçirildiğinde kopmayan polyester iplik aldı. Markalar kotları önceden yıpratmaya, asit yıkama yapmaya, pomza taşlarıyla döndürmeye, kumlama ile aşındırmaya, ağartmaya ve delikler açmak için Dremel kullanmaya başladı. Polyester iplik, bu işlemler sırasında dikişleri bir arada tutmayı başardı. Markalar esneklik katmaya başladı ve müşteriler artık pantolonlarının düğmelerini iliklemek için yere yatmak zorunda kalmadı. İnsanlar da kotlarına farklı davranmaya, neredeyse her giydikten sonra yıkamaya ve kurutmaya başladı.
Kotları üretme ve onlara bakma şeklimiz nedeniyle, bitki bazlı yeni 501’lerde bile ekstra güçlendirme gerektiren yerlerde polyester iplik kullanılıyor.
Bu hikayeyi anlatmanın bir başka yolu da, kapitalizmin bir zamanlar zanaat olan bir alana el koyması. Aldighieri, “Bu değişimin sebebi üretkenlik ve kar marjlarıydı; dayanıklılık veya başka bir nedenle hiçbir ilgisi yoktu” diyor. Sentetikler daha ucuz ve Aldighieri’ye göre daha az yetenek gerektiren tasarımlara olanak sağlıyor.
Yenilikçi Ludditler
Günümüzde birçok sürdürülebilir moda savunucusu, geleneksel malzemelerle yapılan yavaş, zanaatkar modaya geri dönmek istiyor. Ürünleri satın alıp, parçalanana kadar tamir edip kullanıp, sonunda kompost yapma fikrini savunuyorlar.
Ancak birçoğu da mevcut küresel moda sistemimize uyum sağlayabilecek daha sürdürülebilir kumaşlar geliştiriyor.
Amsterdam merkezli Fashion for Good’da inovasyon platformu direktörü olan Kathleen Rademan, büyük moda markalarının ürünlerinden petrolü çıkarma yollarını araştırdığını ve test ettiğini söylüyor. “Birçoğunun kurumsal sosyal sorumluluk hedefleri arasında belirli bir oranda geri dönüştürülmüş içerik veya tercih edilen lifler kullanma taahhüdü var” diyor.
“Tercih edilen lifler” genellikle organik pamuk, okaliptüs ağaçlarından elde edilen insan yapımı bir lif olan Tencel ve geri dönüştürülmüş tüketici plastiğinden yapılmış polyesteri içeriyor. Ancak “biyo-bazlı lifler” olarak adlandırılan yeni bir grup, tarımsal atık ve mikroplar gibi girdiler kullanıyor.
Guthrie ve öğrencileri, İtalya’daki Candiani denim fabrikasının mikro fabrikasını ziyaret ederek, esneklik için bitki bazlı kauçukla üretilen ve biyolojik olarak parçalanabilen Coreva streç denim kumaşı hakkında bilgi edinme fırsatı buldu. Candiani, bu kumaşın arka bahçenizdeki kompostta bile çözünebileceğini iddia ediyor.
Levi’s’in bitki bazlı yeni 501’leri, temel prensiplere dönüş gibi görünse de, yıllarca süren araştırma ve geliştirmenin ürünü. Arkadaki deri yama, bitki bazlı bir deri alternatifi olan Mirum’dan yapılmış. Kot pantolonlar, kapsülleri modern boya evlerindeki makinelere doğrudan atılabilen Stony Creek Colors’tan elde edilen bitki bazlı indigo ile boyanıyor.
Bu işlemler ve malzemeler ucuza gelmiyor. Levi’s kadın bitki bazlı kot pantolonlar, normal 501’lerden yaklaşık 30 dolar daha pahalı.
Kaynak