Follow MAD

Dijital Varlığınız Ne Kadar Yeşil?

Paylaş:

Dijital dünya büyük bir gelişim gösterdi. Masaüstü bilgisayarlardan, bugünün şık mobil deneyimlerine kadar uzanan süreçte, anında tatmin, 7/24 bağlantı ve hızla büyüyen dijital ekonomi hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak dijital ekosistemlerin bu kadar büyümesi, yan etkilerini de beraberinde getiriyor. Bunlardan biri de gezegen üzerindeki olumsuz etkisi ve bu durum, birçok işletmenin yeni yeni ele almaya başladığı bir konu.

people sitting down near table with assorted laptop computers

Hem işletmeler hem de tüketiciler, dijital ya da fiziksel dünyada, çevresel sorumluluk ile iş hedeflerini dengeleme konusunda zorlanıyor. Dijital alandaki zorluk ise daha sessiz ve görünmez: her bir arama, tıklama ve akışın geride bıraktığı karbon ayak izi. Kullanıcı ve cihaz sayısının milyonlarca hatta milyarlarca olduğu düşünüldüğünde, bu etkinin boyutları çarpıcı hale geliyor.

Bizi Takip Edin!

“Dijital sürdürülebilirlik boşluğu”, sürdürülebilirliğin iş dünyası için bir zorunluluk haline geldiğinin kabul edilmesi ile dijital ekosistemlerdeki değişim hızının görece yavaş olması arasındaki farkı ifade ediyor.

Engeller

Birleşik Krallık’ta iş liderleri ve dijital uzmanlar arasında yapılan bir ankette, katılımcıların %87’si sürdürülebilirliğin işletmeleri için önemli olduğunu kabul etti. Daha da umut verici olan, %82’sinin müşterilerinin de sürdürülebilirliğe önem verdiğini belirtmesiydi.

Ancak sorun şu ki, işletmelerin yalnızca %51’i önümüzdeki 3–5 yıl için tam anlamıyla geliştirilmiş ve uygulanabilir bir dijital sürdürülebilirlik yol haritasına sahip. Dijital sürdürülebilirliği şirket gündeminde en üst sıraya yerleştirenlerin oranı ise yalnızca %46. Niyet ve eylem arasındaki bu açık; hem zaman hem de ilerleme kaybına yol açıyor.

Araştırma, liderlerin %90’ının dijital sürdürülebilirlik konusunda en az bir engelle karşılaştığını ortaya koydu. En büyük sorun ise maliyet: %62’si yüksek masrafları veya sınırlı bütçeleri başlıca engel olarak gösteriyor. Bu da yalnızca %10’luk bir lider kesimin olumlu değişiklikler yapabildiği anlamına geliyor.

Dijital sürdürülebilirlik, yapay zekanın benimsenmesinden web tasarımı ve içerik yönetim sistemlerine (CMS) kadar her şeyi dikkate almayı gerektiriyor. Zor ve zaman alıcı bir süreç olduğu kabul ediliyor, ancak bu çabanın çok değerli olduğu da aşikar.

Sürdürülebilirliği benimseyen şirketlerin %88’i marka itibarında iyileşme, %73’ü rekabet avantajında artış, %63’ü ise müşteri sadakatinde yükselme gördüğünü belirtti. Bu yalnızca iyi hissettiren istatistikler değil; aynı zamanda somut bir iş gerekçesi.

Çözüm Yolları

Dijital sürdürülebilirliği geliştirmek için sihirli bir formül yok. Dijital varlıklar tamamen karbon üretmeyi bıraktığında sorun çözülecek olsa da o güne kadar gereksiz üretimi azaltmak için bazı adımlar atılabilir.

Uzun vadeli bir yol haritası oluşturun: Şirketlerin yalnızca yarısının bir dijital sürdürülebilirlik planı olması endişe verici. Kapsamlı bir plan, yenilenebilir barındırma çözümlerine ve daha çevreci teknoloji ile tasarım tercihlerine kadar karbon salınımını azaltmaya odaklanmalıdır. Hedef belirlenmeden başarı sağlanamaz.

Yapay zekâyı sürdürülebilirlik gözeterek kullanın: Yapay zekâ, doğru şekilde kullanıldığında sürdürülebilirlik boşluğunu kapatma potansiyeline sahiptir. Stratejik bir yaklaşımla yapay zekâ, sorunu büyütmek yerine çözümün bir parçası olabilir.

Daha çevreci teknolojilere yatırım yapın: Geleneksel sistemler yerine, enerji tüketimini azaltan, ölçeklenebilir ve esnek başsız CMS çözümleri tercih edin.

Gelecek, Yeşil

Gelecek ancak şimdi harekete geçerse yeşil olabilir. Sürdürülebilirlik hakkında konuşmak yeterli değil; müşteriler de bu farkındalığa sahip. Eski bir sözde dendiği gibi: “Bir ağaç dikmek için en iyi zaman 20 yıl önceydi. İkinci en iyi zaman ise şimdi.”

Kaynak
The Drum

Reklam