Milli futbolcu Barış Alper Yılmaz’ın, Red Bull Sporcuları arasına katılması hem futbolseverlerin hem de pazarlama profesyonellerinin dikkatini çekiyor. Yetenekli futbolcunun Galatasaray’daki başarılı performansıyla öne çıkması, Red Bull Türkiye’nin “futbol alanındaki ilk sporcusu” unvanını ona getirdi. Yılmaz, bu gelişmeyle birlikte Joao Felix, Dominik Szoboszlai, Endrick, Xavi Simons, Mondo Duplantis ve Max Verstappen gibi farklı spor dallarının yıldız isimleriyle beraber toplam 915 Red Bull sporcusu arasında yerini almış oldu.
Barış Alper Yılmaz, yaptığı açıklamada, “Red Bull gibi bir markanın sporcusu olduğum için çok heyecanlıyım. Verstappen ve Duplantis gibi elit sporcularla aynı çatı altında bulunmak gurur verici. Red Bull ile yapacağımız projeler için de sabırsızlanıyorum.” ifadelerini kullandı. Bu sözler, markanın sadece fiziksel performansa değil, aynı zamanda sporcuların kişisel marka değerine de önem verdiğinin bir göstergesi olarak öne çıkıyor. 
Pazarlama profesyonelleri açısından bakıldığında, Red Bull’un spor dünyasında bu denli aktif bir sponsorluk stratejisi gütmesi, markanın “enerji” konseptini küresel ölçekte pekiştirmek açısından kritik bir öneme sahip. Marka, farklı dallardaki başarılı sporcularla iş birliği yaparak yalnızca ürünlerini tanıtmakla kalmıyor, aynı zamanda “aksiyon” ve “rekabetçi ruh” gibi kavramları da kendi kimliğiyle özdeşleştiriyor. Futbol gibi geniş kitlelere hitap eden bir sporla kurdukları bağ, marka bilinirliğini artırmakla birlikte, genç tüketici segmentini kazanma stratejisinde de önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak, Barış Alper Yılmaz’ın Red Bull ailesine katılması, markanın “enerji ve hız” algısını destekleyen global pazarlama stratejisinin başarılı bir yansıması olarak dikkat çekiyor. Bu iş birliği, hem Red Bull’un Türkiye pazarındaki konumunu güçlendirecek hem de Barış Alper Yılmaz’ın kişisel marka değerine katkı sağlayacaktır.
