İletişimde öyle zamanlar olur ki bazen markalar ses çıkaramaz, bazen ünlülerden beklediğimiz tepkiyi alamayız, bazen televizyonlar, haber kanalları bizi bilgilendirmek yerine, oyalamayı seçer… Ama öyle zamanlarda bile gerçekler hep hayatta kalır.
Gelin 1. Dünya Savaşı’ndan günümüze kalan, o günlerde yapılan yanlışlardan bugün bir hak arayışı çıkaran gerçeğe hep beraber bakalım;
1. Dünya Savaşı sırasında İngilizler, özellikle Batı Cephesi’nde büyük kayıplar veriyordu. Askerler dikenli tellerin üzerinden ölüme yürürken, bu savaşta onları yönlendiren komutanları, cepheden kilometrelerce uzakta, güvenli karargâhlarında oturuyordu. Generallerin trenlerle gönderdiği emirler askeri ateşe atarken karar alıcılar, tüm savaşa uzaktan bakıyordu. Siper savaşlarının doğası gereği, cephedeki gerçek durumu tam olarak kavrayamıyorlardı. Birçok general, zafer kazanmak amacıyla, topyekûn saldırılar ve yoğun çatışmalar başlattı, fakat askerlerin fiziksel ve psikolojik durumlarını göz ardı ettiler.
Göz ardı ettikleri bir grup daha vardı; halk.
İngilizler tüm bu süreci gazetelerden takip ediyor, kayıplarını görmezden gelemiyordu. “Savaş halindeyiz, eleştirinin sırası mı?” uyarılarını dikkate almıyor, asıl vatan sevgisinin, o vatanda yaşayacak halkı sevmekten geçtiğini biliyorlardı. Ve işte böyle bir ortamda, halk arasında bir ifade yayılmaya başladı. Savaş sırasında ve sonrasında karikatürlerde de asker mektuplarında da sıkça kendine yer bulan bu ifade, halkın diline yerleşti: “Lions led by donkeys!“
Bu söz, zamanla yalnızca savaşta değil, kötü yönetimin evrensel bir metaforuna dönüştü. “Aslanlar” hayatlarını feda ederken, “eşekler”in rütbelerine ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olduğu durumlar, savaşlarla sınırlı değildi ne de olsa. Yüz yıl sonra bile bu ifade, yetkin insanların liyakatsiz liderler tarafından boşa harcandığı durumlarda kullanılıyor. Ve ne yazık ki hâlâ çok tanıdık geliyor…
Led By Donkeys
İngilizler bu sözü, 2019 yılında, daha modern kaos içerisindeyken yeniden hatırladılar. Yöneticileri Brexit konusunda ülkeyi ikiye bölmüş, bu defa politikadaki başarısızlıkları yüzünden, halkın hayatını olumsuz etkileyecek kararlar alıyorlardı. O sırada bir pub’da oturmuş, biralarını yudumlayan 4 arkadaş, karşılarında duran billboard’a bakarak bir karar aldılar. Bu karar onları, Greenpeace’teki işlerinden ayrılıp, siyasetçilerin iki yüzlü yönetimlerini hedef alan yeni oluşumlarını kurmaya kadar götürdü. Bu oluşumun adı, Led By Donkeys oldu.

Led By Donkeys, eski Başbakan David Cameron’ın 2015’te attığı bir tweet’i billboard’a yapıştırdığı bir eylem ile hayatına başladı. Bu küçük açık hava eylemini, Twitter hesapları ile dijitale taşıdılar ve bu billboard o kadar viral oldu ki, adeta durduğu yerden tüm ülkeyi dolaştı.
İki yüzlü eşeklere:

Ve sonrasında işler gittikçe büyüdü.
Yaptıkları iki yüzlü siyaset nedeniyle zaman içerisinde kendisiyle çelişen diğer politikacıların da sözlerini billboardlara taşıdılar, dev pankartlar halinde, kalabalıkların ellerinde yükselttiler.
Halkın parasını halka karşı kullanan eşeklere:
Açık hava mecrasını kullanış biçimi ile farklılaşan Led By Donkeys, hiçbir yorum katmadan, yalnızca gerçeği görünür kıldıkları “tweetboards” iletişimlerinin ardından, video içerikler hazırlamaya başladılar.
Tabii ki bu videoları da daha dikkat çekici kılmak için bir planları vardı.
Yanlarına bir projektör alıp sokağa çıktılar ve videolarını, tepki verdikleri konunun merkezine yansıttılar. Boris Johnson’a yalancı dedikleri bir videoyu Parlamento binasının duvarlarına yansıtırken, Trump’a kızgınlıklarını İskoçya’daki “Trump Turnberry” golf sahasında gösterdiler. Son olarak onları Berlin’deki Tesla fabrikasının üzerinde gördük. Videonun adı birçok şeyi anlatıyordu; Heil Tesla!
Yolsuzluk yapan eşeklere:
Zaman zaman plajlara ya da tarlalara da dev mesajlar bırakan Led By Donkeys, eylemlerinde her zaman iğneleyici bir mizah tonu da barındırıyor. Örneğin biraz Greenpeace biraz Banksy DNA’sı taşıyan eylemleri; Muhafazakâr Parti tarafından 2015 yılında İngiltere Lordlar Kamarası’na atanmış ve Baroness unvanı almış Michelle Mone’un, pandemi dönemi karıştığı büyük yolsuzluk skandalını hatırlatmak için lüks teknesine yanaşan Led By Donkeys üyeleri, teknenin ismini olması gerektiği gibi değiştirdiler.
Katliama sessiz kalan eşeklere:
Ve böylesi zihinlerin, Gazze’deki katliam için de sessiz kalması düşünülemezdi tabii ki… Ateşkes çağrılarına ses olmak için ilk kez kendi tarzlarının dışında bir eylem gerçekleştirdiler. O zamana kadar Filistin’de öldürülen 11.500 ve West Bank’te öldürülen 36 çocuğun anısına, 11.536 çocuk kıyafetini kumsalda yan yana dizerek oluşturdukları şerit tam 5 KM uzunluğundaydı.
Led By Donkeys bize, eşeklerin yönetimini altındaki aslanların kıvrak zekalarını gösteriyor. Belli ki bu tavırları dikkat de çekiyor. Kar amacı gütmeyen diğer kuruluşlara nazaran (Greenpeace, WWF) 4 katı takipçileri var. Hazırladıkları 10 dakikalık videolar bile milyonlarca kez izleniyor.
Son olarak bu iletişimlerin başarı formülüne de bir bakalım;
- Sadece gerçekleri konu edin, gerçek zaten yeterince dikkat çekici.
- Ne yaparsan yap, iletişimini dijitale de taşı, milyonlara ulaşmanın en kolay yolu bu.
- Proaktif tutumunu, mecra tercihinde de göster, alışılmışın dışındaki tercihler her zaman dikkat çeker.
- İletişim dilini, sıkıcılıktan uzak, kıvrak zekaya yakın belirle.
- Ve mesajını öyle yerlere yansıt ki halk, kendi sesinin ulaşamadığını düşündüğü anlarda, senin aracılığınla duyulduğundan emin olsun, hep arkanda dursun.
Bir söylediğini diğer gün yalanlayan politikacıların, halkın parasını kendi parası gibi harcayanların, hatta halktan topladıklarını halka karşı kullananların karşısına yalnızca gerçekleri koyan bu oluşumu takip etmenizi tavsiye ederim.